20 Haziran 2014 Cuma

İyi ki doğdun tatlım :)



Beşinci yaş günümdü evimize geldiğin gün, 22 Haziran 1991 :) 

Daha iki günlük bir bebiştin. 

Kalabalık bir aile olduğumuz için doğum günlerimiz hep kalabalık olurdu ama sanki o gün daha bir kalabalıktı. Herkes benim için mi toplanmıştı yoksa bu minik yabancı kız için mi? Anlayamamıştım.. 

Oyuncak hediyelerin dışında bir de çiçekler gelmişti bu doğum günümde ilk kez. Heyecanlanmıştım tabi, boyum kadar buketle fotoğraf falan çektirmiştim, bi havalar bi havalar :) Sonuçta beş yaşında minik bir hanımefendi olarak hayatımda ilk kez çiçek alıyordum ( daha doğrusu çiçek aldığımı sanıyordum. Acı gerçeği, o çiçeklerin bana değil doğum yapan anneme geldiğini ilerleyen yaşlarımda anlayacaktım :) 

 Açık söyleyeyim önceleri senden hiç hoşlanmamıştım, annem seni evde yalnız bırakamadığı için beni okula götürüp getiremiyordu. Ama sen olmasaydın böyle olmayacaktı, eskisi gibi sadece benimle ilgilenecekti. 

Sonra sana gıcık olmaya başlamıştım :) Sen hiç bana benzemiyordun. Bir oda arkadaşı olarak senden hiç memnun değildim, benim gibi akşam erken saatte yatmıyor, sabah erkenden uyanmıyordun :) Bir de çok ciddiydin, hiç gülmüyordun :) :) Ciddiyetinden ve sarı küt saçlarından dolayı sana Tansu Çiller diyorduk:)  



Küçük Tansu Çiller büyüdü ve 23 yaşında oldu.  

Melis ile birlikte kardeş kelimesinin tam karşılığı anlamı oldu. 

Ben sen doğduğunda, abla olduğumda büyümeye başladım. Aniden hayatıma giren, evimize gelen bu küçük sarı kızı çok sevdim, birini kendinden bile çok sevmenin nasıl bir şey olduğunu beş yaşımda öğrendim. Bazen çok müdahaleci oldum, hata yapmana izin vermedim, her şeyine karıştım, birilerinin-bir şeylerin seni üzme ihtimaline bile dayanamadım. Tamam bu bazen’den biraz daha fazla oldu ama ne yapayım abla olmak kontrolden çıkacak kadar sahiplenmek, sevmek, özlemek, telaşlanmak, düşünmek, endişe etmek,  fedakar olmak, telefona 15 dakika cevap alamayınca önce anneni, sonra diğer kardeşini, arkadaşlarını, polisi ve dünyanın geri kalanını aramak demek :) :) kızıp kızıp sonra pişman olmak, telefonu sinirle suratına kapatıp iki dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi aramak, o küçücük eli tutup bir daha asla bırakmamak, bütün hayatını planlamak, bi’ susmamak, bi rahat bırakamamak ama hepsini, her şeyi çok sevdiğinden, hep onun iyiliğini istediğinden yapmak demektir.

Benim canım, ciğerim, her şeyim iyi ki doğdun.. 

İyi ki varsın.. 

Sen olmasaydın biz Melis’le eksik kalırdık..

Doğum günün kutlu olsun tatlım..







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder