12 Nisan 2016 Salı

Sevgili Met 1 Yaşında


Evet evet 8 değil, 6 da değil, 3 bile değil sadece 1 yaşında!

Sanki 10 yıldır birlikteyiz Sevgili Met ile.. Bu bir yıldaki her 24 saatlik döngüyü o kadar dolu dolu yaşadık ki herkes ne çabuk 1 oldu dese de bana yıllar geçmiş gibi geliyor.

3 aylık falandı sanırım, hiç büyümeyecek sandım. Yıllar geçip gidecek, o hep böyle bir avuç kalacak, böyle kulaklarımı zımparalayarak ağlayacak, ben yaşlanıp çökeceğim, o hep böyle kalacak sandım. Bi' ara hakikaten zaman durdu sandım. Kötü bi kamera şakası gibiydi. 

Ama işte büyüdü, meşhur ninnide söylendiği gibi değil üstelik, uyumadan büyüdü hem de. 1 yaşına geldi. Ben şu geldiğimiz noktada, nefes aldığımız şu ana ulaşmış olmamızdan dolayı -aslında hiçbir anneden ve bebekten farkımız olmasa da- zorlu bir olimpiyat parkurunu tamamlamışcasına kendimle ve oğlumla tüm kalbimle gurur duyuyorum :)


ve Sevgili Met,

Ardımızda kalan bu 1 yılda pratikte ben seni büyütüyor olsam da, sen benim büyümeme daha çok katkıda bulundun her ne kadar farkında olmasan da.. büyüdüğünde bunları tüm detayları ile anlayacağım sana:) büyüdüğünü görmek, sana bişeyler anlatmak, bana bişeyler anlatman için sabırsızlanıyorum Sevgili Met. Bak mesela büyümemi sağladığın konulardan biri; ben dünyadaki en sabırsız ve aceleci insanın kendim olduğunu sanırdım. Teyzelerin ve baban da bu konuda hem fikir. Ama sonra sen geldin ve ben hayatımda ilk kez benden daha aceleci ve sabırsız biri ile tanıştım. Seni tanıyana kadar aceleci olduğum tüm diğer konularda biraz yavaşladım mecburen. Ertelemeyi öğrendim mesela. Hafızamın o kadar da güçlü olmadığını, bazen bazı şeyleri unutabileceğimi gördüm. Senden önce ben hiçbir şeyi unutmazdım inanabiliyor musun? 

İnsanın herhangi birşey ile gurur duyması için, olağanüstü şeylere ihtiyacı olmadığını öğrendim. Herşeyin bakış açısında saklı olduğunu fark ettim. Bir insana kimsenin annesi gibi bakamayacağını, annesinin kadrajından bakılınca en sıradan şeyin bile büyük bir başarı olabileceğini fark ettim. Yere düşen emziğini eğilip yerden alıp, dengesini kaybetmeden tekrar kalkmayı başaran veya tombik parmakları ile kavradığı havucu ağzına denk getirebilen küçük bir adamla gurur duyabilirsin mesela.

Günlerden birgün,  sen gerçekten çok ufakken, galiba sadece ayaklarını çırpabiliyorken, baban bu halinle bile gurur duyduğunu söylemişti. "Varlığı yeterli oğlumla gurur duyabilmem için"  demişti. Sen de baba olduğunda anlayacaksın klişesini kullanmamın tam zamanı galiba:)

Mutlu olmak için de çok geçerli sebeplere ihtiyaç olmadığını anladım oğlum. Minik bir "pırttt" sesi bile nobel ödülü almışçasına mutlu edebilir seni :) 

Canım oğlum, senin büyümeni izlerken ben, kendimi de keşfettim. Burnumun direğininin, kalbimin ortasının, ciğerimin köşesinin yerlerini iyice öğrendim. 

İyi ki doğdun oğlum sen, iyi ki varsın..

Nice mutlu yaşların olsun.. Şimdi olduğu gibi seni sevenler hep etrafında olsun.. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder